Terörle mücadele mi, yoksa teröre destek mi?

Türkiye’nin, Avrupa Birliği ile yaptığı mülteci anlaşması birkaç aydır yürürlükte. Hatırlanacağı gibi mültecilerin Türkiye’ye gönderilmesi karşılığında, mülteciler adına harcanmak üzere Türkiye’ye 3 milyar Euro verilmesi ve Türkiye’ye AB içinde vize serbestisi sağlanması anlaşmanın diğer maddeleri arasında. Türkiye’de bu haftanın konusu ise vize serbestisi konusunda AB’nin şartları idi.

Vize muafiyetinin gerçekleşmesi için Türkiye’ye şart koşulan 72 kriterden sadece 5’i kaldı. Sürpriz bir şekilde bu kriterlerin arasına “terörle mücadele yasasının AB normlarına göre düzenlenmesi” yani “hafifletilmesi” şartı da eklenmişti. Sadece son aylarda 450, toplamında ise 40.000’den fazla şehit verdiğimiz PKK terörü konusunda Türkiye’den yumuşama bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye çıkışı sert oldu: “O halde sen yoluna, biz yolumuza.”

AB Bakanı Volkan Bozkır da benzer tepkiler vermiş ve operasyonların sürdüğü bir ortamda AB’nin bu isteğinin Türkiye’de gündeme dahi gelmesinin mümkün olmadığını söylemişti. Bozkır’a göre Türkiye, gerekirse Geri Kabul Anlaşması’nı ve Türkiye’ye gönderilmesi gereken 3 milyar Euro’nun hala gelmemiş olmamasını tekrar gözden geçirebilirdi. Türkiye liderliği, terörle mücadelede bir yumuşama ihtimalinin imkansızlığını oldukça net ve açık ifadelerle belirtmiş oluyordu.

Verilen bu tepkiler haklı ve doğrudur. AB ülkeleri, aynı zamanda NATO ülkeleridir. Dolayısıyla NATO müttefikleri olan Türkiye’ye, 2001 sonrası alınan karar gereği terörle mücadelede mutlaka destek olmakla yükümlüdürler. Oysa Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinde Avrupa’nın şimdiye kadar hiçbir desteği bulunmadığı gibi tam tersine bazı AB ülkelerinin PKK’ya açık desteğinin olduğu herkesin malumudur. PKK, Avrupa’da çeşitli ülkelerde rahatlıkla TV ve radyo açabilmiş, faaliyetlerini açıkça yapabilmiş, hatta bazı Avrupalı siyasetçiler tarafından da desteklenmiştir. Mart ayında Türkiye-AB görüşmelerinin yapıldığı Belçika’da, AB binasının önüne kurulan PKK çadırına yetkililerce ses çıkarılmaması hala zihinlerdedir. PKK terör örgütüne destek, PKK’nın kurulduğu 80’li yıllardan beri Avrupa nezdinde devam etmektedir ve hep gündemde olmuştur.

Ayrıca hiçbir Avrupa ülkesi, Türkiye’deki gibi bir terör belasıyla karşı karşıya kalmamış, bu problem tüm dehşeti ile karşılarına çıktığında ise İnsan Hakları Bildirgesi’nin bazı maddelerini diledikleri süre için askıya alacak şekilde olağanüstü tedbirler uygulamışlardır. Bu gibi tedbirler Paris saldırılarının ardından Fransa’da ve Belçika’da halen devam etmektedir. Bildirge maddelerinin askıya alınması ise bugüne kadar en fazla İngiltere tarafından uygulanmış ve “terörle mücadele” başlığına dahil edilmiştir. Bu ülkeler, terörün, varlığını her gün hissettirdiği Türkiye gibi bir ülkeden teröre karşı taviz istemektedirler. Bu durum akla tek ihtimal getirmektedir: Terör örgütü PKK’nın hala Avrupa tarafından korunuyor olduğu.

AB, bu şartı getirerek aslında hatalı blöf yapmıştır. Türkiye’nin Avrupa’yla sınırlarının açılması pahasına her şeyden taviz verebileceği zannına kapılmıştır. Oysa Türkiye’nin kırmızı çizgileri, geçit vermeyen sağlam çizgilerdir. Türk tarihine bakanlar bunu gayet iyi görebilir.

Şu halde değerlendirelim: Acaba AB, Türkiye için hangi sınırlara kadar muhtemel bir ortaktır?

Türkiye’nin AB standartlarında bir düzenlemeye gitmesi insan hakları ve özgürlükler konusunda reformlarda bulunması ve temel hak ve hürriyetleri daha güçlü savunacak daha kaliteli bir demokrasiye doğru adım atması elbette güzel olur. Türkiye Ortadoğu kültürünün bir parçasıdır ama aynı zamanda da bir Avrupa ülkesidir. Bir yandan Ortadoğu’nun güzel geleneklerine sahip çıkarken bir yandan da demokrasi, kadın, sanat, kültür, bilim gibi Avrupa’nın gözde değerlerini kendine esas almalıdır.

Peki bu durum Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne dahil olmasını veya en azından Türkiye’nin AB içinde vize serbestisi edinmesini şart mı koşar? Hayır. Avrupa Birliği, şu anki tüm görüş ayrılıklarına rağmen birlik olmayı başarmış önemli bir topluluktur. Kuşkusuz ki, gerek tam üyelik, gerekse sadece sınırlar açısından böyle bir birlikle bir bağının olması daima Türkiye’nin lehinedir. Fakat Türkiye’de temel hak ve hürriyetlerin gelişmesi için AB üyeliği veya vize serbestisi şart değildir. Türkiye, demokrasi adına gereken reformları, bir kılavuza ihtiyaç duymaksızın gayet güzel yerine getirebilir. Hatta fikir özgürlüğü, demokrasi, temel hak ve hürriyetler konusunda bizim, Avrupa’nın sahip olmadığı önemli bir değerimiz vardır; o da Kuran’dır. Temel özgürlükler ve hürriyetler asıl olarak Kuran’ın ışığında bir topluma hakim edilebilir. Kuran’da tarif edilen böylesine bir demokrasi şeklinde Avrupa dahi sahip değildir.

Şu durumda Avrupa şu önemli noktayı iyi değerlendirmelidir: Avrupa’nın mülteciler yasası konusunda Türkiye’ye acil ihtiyacı vardır. Fakat Türkiye’nin gelişme ve Avrupalılaşma konusunda Avrupa’ya ihtiyacı yoktur. Bunu kendi değerlerini güçlendirerek pekala yapabilir. Dolayısıyla vize serbestisi, Türkiye’nin uğruna her şeyi göze alabileceği bir hediye değildir. AB, terörle mücadele kanununa dokunarak aslında Türkiye’nin en hassas kırmızı çizgisine dokunmuştur. AB yöneticileri, bu defa büyük bir stratejik hata yapmışlardır.

Türkiye’de terörle mücadele yasası, en sıkı ve güçlü şekilde, zaman zaman gerekirse daha güçlü tedbirleri de kapsayarak yürürlükte olmalı ve tavizsiz uygulanmalıdır. Ülkemizdeki 40 yıllık komünist terör, bu yasanın kanunlarının tavizsiz uygulamalarıyla ve bununla birlikte yapılacak bir eğitim seferberliğiyle sona erdirilmelidir. Kendi askerlerimiz ülkemizin güneydoğusunda can verirken terörle mücadele konusunda Avrupa’nın isteklerini esas alabilecek bir durumumuz yoktur.

50 yıldır Türkiye’yi kapıda bekleten Avrupa Birliği’ne karşı zaten Türk halkı üzerinde huzursuzluk oluşmuş ve Türkiye genelinde AB’ye bakış daha çok olumsuz bir şekle dönüşmüştür. AB ülkeleri, eğer gerçekten Türkiye ile anlaşmanın lehe olduğunu düşünüyor ve ilerleme kaydetmek istiyorlarsa, Türkiye’yi ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışmalıdırlar. Türkiye’nin coğrafyasını, kültürünü ve maruz kaldığı tehditleri artık görmezden gelecek lüksleri yoktur.

Adnan Oktar'ın Arab News & Muslim Mirror & Jefferson Corner'da yayınlanan makalesi:

http://www.arabnews.com/node/927601/columns

http://muslimmirror.com/eng/eu-unfair-to-turkey-over-pkk/

http://www.jeffersoncorner.com/eu-unfair-to-turkey-over-pkk/

2016-05-21 15:30:42

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top