Terör Örgütü PKK’nın Suriye Kolu Olan PYD’nin Barış Görüşmelerinde Yer Alması Gündeme Dahi Gelmemeli

2015’ten bu yana belirli aralıklarla bölgenin üç büyük etkin gücü olan Türkiye, İran ve Rusya’nın ortaklığında gerçekleştirilen Astana barış görüşmeleri hiç kuşku yok Suriye'deki kanlı çatışmayı sonlandırmak adına atılan en umut verici adımdır. Görüşmelerin temel amacı tarafların siyasi sürece katılımlarını sağlamak, ateşkesi güçlendirmek ve iç savaşı sonlandıracak çözümler üretmektir.

Astana görüşmelerini önemli kılan sebep, Suriye hükümetini ve muhalif grupları 6 yıldan beri devam eden iç savaş zarfında aynı masada biraraya getirmesidir. Diğer bir sebep ise kargaşa ortamından nemalanmak isteyen terör örgütlerinin ve kan dökücü radikal oluşumların görüşmelere davet edilmemeleri, böylelikle Suriye'nin ve bölgenin geleceğinde söz sahibi olamayacaklarının tüm taraflarca teyit edilmesidir.

Bu bağlamda terör örgütü PKK'nın Suriye’deki yapılanması olan PYD'nin görüşmelere çağırılmaması da hayati bir öneme sahiptir. Buna rağmen, zaman zaman basına yansıyan bazı haberler PYD’nin barış görüşmelerinde yer almak için kulis yaptığı ve kimi zaman da bazı çevreleri bu konuda ikna ettiğini göstermektedir. 40 yıldır Ortadoğu’nun en çok kan döken terör örgütü ve en karanlık mafya yapılanması olan PYD/PKK’nın barış masasında olması ihtimali dahi Suriye’nin bütünlüğü ve Suriye’de yaşayan farklı etnik kökenlerin korunması açısından son derece tehlikelidir. PYD’nin sözde Kürtlerin temsilcisi konumuna gelmesine ve ardından da Suriye halkı üzerinde terör estirmek için kendisini meşrulaştırma çabalarına hiçbir şekilde izin verilmemelidir. Terör örgütü hiçbir halkın temsilcisi olamaz, sözde meşruluk perdesi arkasına gizlenmesine de müsaade edilmez.

PYD Kürtlerin temsilcisi değildir. Aksine PYD, Kürtleri acımasızca ezen, kendisinden farklı düşünen Kürtleri hatta kendi yapılanması içinde muhalefet edenleri dahi yok eden zalim, eli kanlı bir terör oluşumudur. Bölge Kürtlerinin büyük acılar yaşamasına sebep olmuş, binlerce dindar Kürdü katletmiştir. Binlercesi de PYD zulmünden kurtulmak için komşu ülkelere sığınmıştır.

Ünlü düşünce kuruluşlarından biri olan Crisis Group PYD’nin kendi ideolojisine inanmayan, dindar Kürt halkını nasıl ezdiğini hazırladığı raporla ortaya koymuştur. HRW (Human Rights Watch) da Kuzey Suriye ile ilgili bir rapor hazırlamış, PYD’nin muhalifleri haksız yere tutukladığını, sorgulama sırasında ağır işkence yaptığını ve cezaevlerinin haksız yere tutuklanan muhaliflerle doldurulduğunu belirtmiştir. PYD’nin silahlı militanlarını oluşturan YPG tarafından öldürülen muhalif Kürtlerin sayısı ise bilinmeyecek kadar çoktur.

Her ikisi de terör örgütü olan PKK ile PYD’nin arasında hiçbir fark yoktur. PYD’nin parti tüzüğü dikkatlice incelendiğinde, PKK’nın anayasası olan KCK sözleşmesiyle tam bir paralellik içerdiği görülmektedir. PYD parti tüzüğü, KCK Sözleşmesi’nin sözde Komünist Kürdistan’ın Suriye topraklarında kalan Batı ayağını oluşturma stratejileriyle birebir aynıdır. Öte yandan PYD’ye üye olabilmek için Öcalan’ın önderliğine inanmak şarttır. Partinin hedefi Suriye’de Kürtlerin özgürlüğü ve refahı değil, KCK sözleşmesinde ortaya konulan demokratik konfederalizm yani Komünist Kürdistan stratejisini Suriye’de tesis etmektir. Suriye’yi parçalayarak, Ortadoğu’da İngiliz derin devletinin piyonu olarak kullanılacak, bir komünist devletin kurulmasına Suriye meselesinin tarafları olan hiçbir ülke kabul etmeyecektir.

PYD’nin Kürt, Arap ve Türkmen ağırlıklı bir demografiye sahip olan Suriye’nin kuzey bölgesinde kanton kurabilmiş olmasının tek sebebi silahlı güç aracılığıyla oluşturduğu baskıdır. Kuzey Suriye’de komünist bir devlet kurmak isteyen PYD bölgedeki Kürtleri, Arapları ve Türkmenleri baskı altında tutmaktadır.

Kürt demek nur demektir. Dindar Kürt toplumunun PKK'nın ve PYD’nin Marksist ideolojisini benimsemesi mümkün değildir. PKK ve PYD bunu çok iyi bilmektedir. Gönüllü olarak kendilerini desteklemeyeceklerini bildikleri için de Kürt halkının desteğini zorla alabilmek için her türlü baskı, tehdit, zulüm, işkence ve infaz yöntemini devreye sokmuşlardır. Hal böyle iken PYD ile Kürtleri bir tutmaya kalkışmak, yeni Suriye oluşumuna Kürtleri entegre etmek adına gerçekte Kürtlerin düşmanı olan PYD'yi Suriye devletine federal bir bölge olarak entegre etmeye çalışmak ve ülkenin geleceğinde bir terör örgütünü söz sahibi kılmak tarihi bir hataya neden olacaktır.

PYD’nin terör, zulüm ve soykırım eylemlerini göz ardı ederek örgütü muhatap kabul etmek ve desteklemek son derece yanlış bir politikadır.. Astana görüşmelerine PYD’nin katılmasının gündeme gelmesi dahi vahim bir durumdur. Zira bir terör örgütünün barış görüşmelerinde yerinin olamayacağı açıktır. Nasıl ki DAEŞ, El Nusra gibi kan dökücü terör örgütleri toplantılara davet edilmiyorsa, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYD de davet edilemez.

2017-11-21 04:09:32

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top