Sayın Adnan Oktar'ın 14 Ekim 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 14 Ekim 2017

 

(Kemal Kılıçdaroğlu dün Sayın Erdoğan’ın Bülent Ecevit’le ilgili sözlerini eleştirmiş ve milliyetçiliğinin sorgulanmasının, sağlığı ve yaşının istismar edilmesinin uygun olmadığını söylemişti. Sayın Erdoğan’a hitaben “Ecevit’le uğraşma” şeklinde bir ifade kullanmıştı. CHP kanadından ve Ahmet Hakan gibi yazarlardan “ölmüş bir insanı eleştiriyorsun” şeklinde tepkiler gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle bir açıklama yaptı: “Ecevit’e sataşma diyenler var, ben Ecevit’in anlayışına sataşıyorum. Çünkü bu milletin temsilcilerinin Amerika’nın başkanlarının tırabzana oturup kendisinin de el-pençe durmasını kabul edemiyorum. Mesele budur. Çünkü bu milletin genlerinde geleneklerinde bu yok. Biz geçmişin hesabını yapamayacak mıyız? Ölmüş-gitmiş olabilirler, ne durumlardaydık bunu masaya yatıramayacak mıyız? Onlar rahatsız oldular diye geri adım mı atacağız? Hayır, hepsinin hesabını yapacağız” dedi.)

Canım olur mu öyle şey. Tabii ki siyasi analiz yapar yani kutsal kişi haline getiremezler. Peygamber değil nihayetinde bir siyasetçi, yaptığı hatayı anlatabilir. Geçmişte yaptığı bütün hatalar internette her yerde var herkes anlatıyor. Tayyip Hoca anlatınca mı suç oluyor? Çok mantıklı bir hareket değil, abartmak doğru değil. O nihayetinde siyasi bir analiz, siyasi eleştiri. Ölmüş gitmiş adam, o zaman hiç kimsenin hakkında konuşamayız. Ölmek berat belgesi gibi olmuş oluyor. Olur mu, konuşulur niye konuşulmasın? Siyasi analiz yapıyorsun. Onda bir şey yok. Yani yaptığı bir suç varsa, yaptığı bir yanlışlık varsa bir insanın, kötü yönleri varsa iyi olmayan tavırları varsa onlar ibret olması açısından anlatılabilir. Çünkü o zaman tarihte hiç kimseye bir şey diyemeyiz. Biz Fatih Sultan Mehmet’i eleştiriyoruz, Kanuni’yi eleştiriyoruz, Abdülhamit’i eleştiriyoruz. O zaman diyecekler ki “ölmüş-gitmiş adam eleştirme” bitti. Hiç kimse hakkında konuşamayız o zaman, böyle şey olmaz. Abartmaya gerek yok. Tayyip Hoca orada makul yani o tavrını siyasi sükseye uygun bulmadığını söylüyor. Hakikaten o fotoğrafta böyle bir görüntü var doğru söylüyor. Yani siyasi sükseye yakışmayan bir görünüm var. Tayyip Hoca bu konuda çok titiz, bu güzel bir yönü. Millet onur duyuyor o yönüyle. Yapılan eleştiri de orada gösterilen tavrın uygun olmadığı şeklinde. Buna, ‘bu insan ölmüştür laf söyleyemezsin’ dersen ne Osmanlı tarihini, ne Oğuzları, ne Selçuklu dönemini hiçbir dönemi eleştiremeyiz. Böyle bir konu olmaz. Tayyip Hoca muhalefeti insanları bu çizgiye getirmemesi lazım. Bu yakışık almaz, doğru olmaz.

 

Münafık Homoseksüelliğe Karşı İlmen Mücadele Etmez, Bilakis Kendisi de Ona Katılır. Darwinizme Karşı Cevap Veremez 

Münafık karakteri çok mantıksızdır, çok çok münasebetsizdir. Münafığa kitapla mücadele iyi bir yöntem. Çünkü münafığı tanıtmada iyi bir yöntem. Şimdi ikinci cildi çıkacak kitabın, orada daha detayları var. Üçüncü cildi de çıkacak. Münafık bir şeyi eleştirir ama çözümü göstermez, münafığın özelliğidir o. Mesela Peygamberimiz (sav)’e diyor ki “Bu havada cihada çıkılmaz, sıcak” diyor. Ee ne yapalım? “Bilmiyorum” diyor. Ne yapalım? “Hiçbir şey” diyor. Bak Peygamber (sav) bir şey yapıyor, bunun sonucunda Müslümanları kurtarıyor, katledilmelerini ortadan kaldırıyor büyük bir netice alıyor İslam’ı yayıyor. Sen ne diyorsun? “Cihada çıkmayın” bak eleştiri, münafığın özelliği budur sadece eleştirir. Daha iyisini biliyorsan söyle. Mesela diyor ki “Mücadele etmeyi bilsem, savaşmayı bilsem sizinle gelirdim.” “Ee peki ne düşünüyorsun?” diyoruz “bir şey düşünmüyorum” diyor. Yani? “Oturacağım” diyor “oturuyorum burada” diyor. Bak ahmaklığa bak yani, cihada katılmıyor. Çözüm; çözüm de yok. Onun için münafık çok dilbazdır, çok akıl verir ama çözüm yok. Mesela sen diyorsun ki “Bu havada cihada çıkılmaz” ama dersin ki mesela “bizim şuradaki birliklerimizle yarım saat sonra yaptığımızda muazzam bir bozgun meydana getiririz” desen Peygamber (sav) onu kabul eder zaten. İstişare ediyor Peygamberimiz (sav). Faydalı bir şey getirmiyor. Veyahut oradaki Müslümanlar onu yapamıyorsa mesela diyor ki “Bu Müslümanlar beceremiyor” o zaman sen yap “ben de yapmıyorum” diyor. Ne istiyorsun o zaman? Peygamber (sav)’e yaptırtmıyorsun, Müslümanlara yaptırtmıyorsun, kendin de yapmıyorsun. Ee? “Oturalım oturanlarla beraber” diyor. Böyle bir ahmaklık olmaz. Zamanımızın münafıkları da öyle. Mesela Darwinizm’e karşı mücadele var mı? Yok, yapmıyorsunuz. Ama lafa geldi mi ağızları çeneleri makine gibi çalışıyor. Rumiliğe karşı mücadele var mı? Yok, bilakis övüyor. Ateizme karşı bir mücadele var mı? Yok, onların yalakalığını yapıyor. Homoseksüelliğe karşı bir mücadele var mı? Yok, bilakis kendisi de homoseksüel olup onların içine katılıyor. Yani nerede rezillik varsa, nerede pislik varsa onun içinde. Adamlarda mücadele azmi, mücadele ruhu diye bir şey yok. Ama lafa geldi mi yüz bin çeşit laf, mücadeleye geldi mi mücadele yok. Sen o zaman şöyle yaparsın; “arkadaş o öyle yapılmaz böyle yapılır” dersin, Müslümanlar da senin peşinden gider. Değil mi? Usulü budur. “Ben yapmıyorum” diyor “sen de yapma” diyor. Ee ne yapalım? “Hiçbir şey yapmayalım” diyor. Yani “İslamiyet yeryüzünden kalksın” diyor. Allah seni yeryüzünden kaldırsın. Hidayet versin, hidayet vermiyorsa Allah helak etsin.

 

Kadının Kalbi Kırılmaz, Kadının Kalbi Fethedilir, Kazanılır. Bilmeden Kadını Kırmışsan Hemen En İyi Şekilde Telafi Etmen Gerekir

Kadının kalbini kırmak kıyamettir. Kadının kalbi kırılır mı? Kadının kalbi fethedilir. Kadının kalbi kazanılır, kadının kalbi kırılmaz. Ama Allah vermesin kazara bilmeden olabilir, o zaman da ayağına kapanırsın onun dışında olmaz. Kadın kalbi kırılmaz, çok mübarek kutsaldır kadın. “Hiçbir kadının kalbini kırdınız mı?” Hayır, kalp daima kazanılır. Ama sevgiyle, imanla, tutkuyla.

 

Gurur ve Kibir Olduğunda Samimi Arkadaşlık Kurulmaz. İnsanların Çoğu Dengeli Değildir; Sabırlı Olmak, Israrla Allah Sevgisini Anlatmak Gerekir

Samimi arkadaşlık için bir kere gurur olmaması lazım. Gurur, kibir olmaması lazım. Allah’ı çok sevmek en başta. İnsanların çoğu acayiptir yani gariptir. Sabırlı olmak lazım, güzel eğitmek lazım. Allah korkusunu anlatmak, Allah sevgisini anlatmak, iman hakikatleri anlatmak, Kuran mucizeleri anlatmak. Ham taşı yontacaksın kalemle, çekiçle ve ondan mikap taşı çıkaracaksın yani küp, her köşesi birbirine eşit düzgün mikap taş Kabe gibi. Bir elinde kalem bir elinde çekiç ve tesviye de edeceksin, şakülle ölçeceksin tam doğru olmuş mu? Ham taşı mikap taş hale getirdiğinde o zaman o kamil insan olmuş olur, onunla dost olabilirsin.

 

(“Kadınlar makyajlı mı güzel, makyajsız mı?” izleyici sorusu)

Makyaj şart, makyaj şart. Sürme; Peygamberimiz (sav) mutlaka tavsiye ediyor sürme. Mesela halukla yanaklarını kızartıyor kadınlar. Allah boyayacak yine. Dudak boyası kadına çok yakışır. Her kadına makyaj yakışır. Makyaj şart. Ama bazı hanımlar tabii makyajsız da çok güzel olur ama genellikle ekseriyet yüzde 99 diyelim makyaj şart. Güzel olur.

 

(“Günümüzdeki en büyük put nedir?” izleyici sorusu)

Her zaman en büyük put insanların egoistliğidir, nefsidir yani kendi şahsi çıkarlarıdır. Ve ondan kaynaklanan gelenekçi Ortodoks sistemle oluşturdukları din anlayışıdır ve bu bir put inançtır. Gelenekçi Ortodoks sistemin oluşturduğu inanç put inançtır, büyük bir bölümü böyledir.

 

(“Sanat nefreti nasıl yok edilir?” izleyici sorusu)

Sanat nefreti, gelenekçi Ortodoks İslam anlayışının geçersizliği anlatılırsa olur. Yoksa gelenekçi Ortodoks İslam anlayışında adam diyor “heykel gördüm gittim tükürdüm” diyor “resim gördüm gittim tükürdüm” diyor “müzik sesi vardı gittim tükürdüm.” Sazları görüyor, piyano görüyor gidip tükürüyor. En hafifinden ama bu yaptığı tükürme normalde balyozla falan kırıyor. Zaten ressamı öldürüyor adam, heykeltıraşı öldürüyor daha ileri safhada. Berberi öldürüyor, berber haram. Sakalını kestiren onu da öldürüyor, berberi de öldürüyor. Dehşet verici bir sistemdir gelenekçi Ortodoks İslam anlayışı. Hepsi mi? Değil ama büyük bir bölümü böyledir. 

 

(“Kadına güzellik niçin layık görülmüyor?” izleyici sorusu)

O işte büyük bir oyun, şeytanın gelmiş-geçmiş en büyük oyunu. Şeytanın kastettiği zaten “dünyada ben güzelliği yok edeceğim” dedi “sevgiyi yok edeceğim, merhameti yok edeceğim, bunun yerine kan, şiddet, öfke ve kini getireceğim” dedi. Şeytan sözünü tuttu. Ama Mehdiyet de şimdi sözünü tutuyor Kalu Bela’daki sözünü. Hz. Mehdi (as) da “seni kahredeceğim” dedi Allah’ın huzurunda şeytana. “Seni yerle yeksan edeceğim” dedi “ve seni ayağımın altında ezeceğim” dedi. Şimdi de onu görüyoruz. Deccaliyet tepeleniyor ve mahvoluyor. Yerle bir oluyor, yerle yeksan oluyor. Dolayısıyla kadın güzelliğini ezmek şeytanın birinci göreviydi. Kadın nefreti, kadına kin şeytanın ana çalışmasıydı. 

Bugün de mesela dünyalar güzeli bir genç kızı bir kompleksli hasta adam gitmiş vurmuş çocuğu. Halbuki biz defalarca söyledim, genç kızlara “sizi böyle tehdit eden olursa hem savcılığa bildirin.” İnternette yayınlamış. Biz onu nasıl görelim internette? Milyonlarca haber var, hangi birisini izleyip de görelim? Ne bilelim biz senin öyle zor durumda olduğunu? Savcılığa bildirsene. Belli ki sana haset etmiş kıskanmış. Çünkü senin güzelliğine ulaşamıyor. Ulaşamayınca ne yapacak? Seni yok etmek isteyecek işte. En büyük felaket bu, genç kızlara yaklaşamayınca böyle adamlar, kompleksli, hasta, problemli, kirli, vicdansız, sevgisiz, ruhu çökmüş, aklı çökmüş put inançlara sahip pislik adamlar genç kızları tehdit ediyorlar. Kimini bıçaklıyor, kimini öldürüyor. Ama bak defalarca söyledim yine söylüyorum, böyle bir şey olduğunda savcılığa şikayet etsinler, karakola dilekçe versinler. Zor bir şey değil internetten, internetten savcıya yazacak bu kadar. O yeterli olur. BİMER’den girecek yazsın savcılığa yahut doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na da internetten yazabilir böyle böyle der bildirir. Karakola da internetten yazar, telefon edebilir. Telefonu var aç telefonu söyle. Böyle böyle şöyle bir adam var dersin. Niye söylemezsin, baksana nur gibisin. Seni kıskanmış, güzelliğini kıskanmış ulaşamıyor sana, olacağı o. Ne olur iki satır yazsaydın? Mahallenin kızını birisi tehdit etti mi bütün mahallenin namusu demektir bu, bu çok ağır bir olaydır. Bütün mahallenin namusu demektir.

 

(Pendik’te bu saldırgan, pompalı tüfekle saldırıyor. 17 yaşındaki Helin ölüyor, diğer iki öğrenciyse yaralanıyor. Liseye girip intihara kalkışan saldırgan yakalanıyor. Öldürülen Helin Palandöken, 18 Eylül’de Twitter’de “Gizli bir platonik sapığım var sokağa çıkmaya korkuyorum” diye bir yazı yazmış.)

Allah sana cennet nasip etmiş. Bence sen şehit hükmündesin çünkü masum mazlum bir kızsın. Bak söylüyorum, bundan sonra genç kızlar, hanımlar böyle bir şey olursa derhal savcılığa bildirsinler, karakola bildirsinler hatta Başbakanlığa Cumhurbaşkanlığına bildirsinler her yere bildirin. Bu olaylar beni çok kızdırıyor ve çok rahatsız ediyor, acı duyuyorum bunlardan. Haber vermemenize hayret ediyorum.

(Haberin başlığında “aşk kurşunları” yazıyor.)

Bu da çok ayıp, bir de bu çıktı “aşk kurşunları” diyerek. Onun yaptığı ahlaksızlığı, zulmü, zalimliği sanki makul bir şeymiş gibi gösteriyor. Aşkla ne alakası var bunun? Kompleksten ve hasetten başka bir şey değil. Adam kompleksli ve hasut. Bir de bu çıktı, kadınları şehit ediyorlar diyorlar ki “aşığın öfkesi, aşk kurşunları, aşk öfkesi, aşk cinayeti, aşkından cinayet işledi.” Bu bir ahlaksızlıktır, zalimliktir desene. Aşkı niye karıştırıyorsun bu konuya? Aşkla ne alakası var? Allah aşkını bilen, Allah’ı seven böyle nur gibi bir insana kıyar mı? Başbakan da bir açıklama yapsın, Tayyip Hocam da açıklama yapsın. Genç kızlar böyle şeylerde bilmiyorlar ne yapacaklarını. Yazık çok tatlılar, internete güveniyorlar Twitter’da, işte “böyle bir adam var rahatsız ediyor” falan. Olur mu? Karakola söyle niye çekiniyorlar ben onu da anlamıyorum karakola söylemekten? Eve polis gelir diye korkuyorlar herhalde. Bunu kanunla kolaylaştıralım öyle olmasın. Mesela çocuk bildirdiğinde kolay bir şey olsun. Okuluna falan gelsin, iki sivil polis gelsin, bir pastane gibi bir yere de gelebilir bir yere gelsin yani kolaylaştırsınlar. Çocuk karakola gitmek durumunda kalmasın genç kız korkar karakoldan. Asayiş şubesine gidecek bilmem ne, polis telsiz sesleri var her yer polis, katiller götürülüyor getiriliyor falan şimdi onların içine. Elin münasebetsizi yüzünden, kompleksli adamlar yüzünden çocuk niye acı çeksin? Karakol çok zor iş. Gidecek ayakta bekleyecek, savcılıkta ayakta bekleyecek, bunu kolaylaştıralım. Çocuklar rahatça şikayet edebilsinler. Ve bu kolay neticelensin böyle uzamasın.

 

İnsanların Bayram, Düğün Havasında Yaşaması Varken, Şeytan İnsanlara Sürünmeyi, Azap İçinde Yaşamayı Dayattı 

Cennet havasında, bayram havasında, düğün havasında yaşamanız gerekirken azap havasında, acı havasında, sürünme havasında yaşamayı size şeytan layık gördü. Biz şeytanın bu oyununu bozuyoruz. Size düğün, bayram sunacağız. Cennette gibi yaşayacaksınız. Böyle bela olmaz, böyle azap olmaz, böyle hayat olmaz. Bu oyunu yıkacağız. İngiliz derin devletinin yaptığı bu kahpeliğe müsaade etmeyeceğiz. Gelenekçi Ortodoks sistemle İslam alemini mahvettiler parça parça ettiler, yaktılar, yıktılar bayağı yol aldılar. Gerisini tamamlamak istiyorlardı karşılarına çıktık. Birden aniden durdular. Şu an panik haldeler. Çünkü anlattığımız İslam, Kuran İslam’ı onların ilerlemesini imkansız hale getirdi. Deccalın kafasını ezdik adeta. Tek bir adım atamayacak hale getirdik. Şu an çırpınıyorlar ama kurtuluş yok. Mutlaka ezeceğiz deccaliyeti ve Darwinizm’i.

 

(“Türkiye’deki bu erkek üstünlüğü ne zaman bitecek?” izleyici sorusu)

Bir tek burada değil ki her yerde var. Bütün Ortadoğu ülkelerinde var. Ve maalesef Amerika’da da var. Rusya’da da var, Çin’de de var her yerde var. Bu bir oyundu, şeytanın bir oyunuydu şu an utanç duyuyorlar bu oyundan ve gafil avlandılar. Kadınların yerine homoseksüelleri sunmak istemişlerdi yani kadınları alalım homoseksüelleri ortaya sürelim dediler. Biz de bu çirkin oyunu kırdık. Hayır dedik kadınlar önde olacak, homoseksüellik yok olacak, bunu istemiyoruz, kadınlara hak ettikleri o yüksek değeri vereceksiniz, vermiyorsanız da size bunu öğretip bunu elde edeceğiz dedik. Ve şu an tam anlamıyla panik halde şeytan. Kadınların değeri artık her yerde bilinir hale geldi. Ve kadın önde, kadın başarılı, kadın sevilen üstün mizaçta olduğunu bütün insanlığa gösteriyor. Şimdi benim güzel yüzlümün konuşması neyi anlatıyor? Kadın hakimiyetinin, kadın güzelliğinin öne fırladığının öne çıktığının alameti. Bakın bütün hanımlar bunu söylüyorlar. Eskiden hanımlar bunu söyleyemiyorlardı boyun eğmişlerdi buna, kabul etmişlerdi. Ama bak şimdi hepsi itiraz ediyor.

 

(Siz ‘Her zaman genç kızlar böyle durumlarda suçlu hale geliyor’ demiştiniz.)

Çocuğu suçluyorlar tabii adam. ‘Sen bir şey yapmasan adam peşine takılır mı?’ diyor. Çocuk ne yapsın sokakta musallat oluyor adam. Bu çok çirkin buna çözüm bulunması lazım. Ve çocuklar karakola gitmesinler. Karakol değil bir büro gibi. Hatta bazı devlet dairelerinde ek bir masa yapılabilir bu iş için. İki tane kadın polis görevli, gitsinler onlara şikayet etsinler. Veyahut okullarda olabilir. Okullarda bir kadın polis bulunsun. Genç kızlara böyle bir şey; kendi okula gidip şikayette bulunur. Bir kadın polis, küçük bir oda orada duracak 24 saat gece gündüz nöbetçi kadın polis. Ne var bunda? Gayet kolay. İki satır orada ifadesini versin açıklasın. Bir de böyle adamları ne yapıyor savcılık? ‘En fazla’ diyor ki ‘500 metre evine yaklaşmayacaksın.’ Böyle tedbir olmaz Allah aşkına. Olur mu 500 metre? Tüfekle gelip vuruyor zaten. 500 metre adam dinler mi onu? Bir kere bunlar silahlı oluyor. Bir kere ölüm tehdidi varsa silah mutlaka var demektir. Ölüm tehdidi olduğunda bu çok büyük bir olaydır. Nefes aldırılmaması lazım. Ölüm tehdidi yaptı tamam, gece 3’te evine gireceksin, polis. Mesela 8-10 polisle evine girsinler. “Sende silah varmış.” Evin tavan arasına kadar arasınlar. Döşeme bile sökülebilir gerekirse. Battaniyeler, yorganlar her yeri ararsın. Bulamadın tamam “bana müsaade” der polis çıkar,  3 gün sonra bir daha, bir hafta sonra bir daha. Sokakta alıp yere yatırırsın silah araması “yat, silah arıyorum.” Bütün bacaklarının araları, çorabına kadar her yerini ararsın, arattırırsın polise. Ceketi, pantolonu her yeri “yat yere” diyeceksin bu kadar. Sıkıysa bir daha yapsın. Böyle olmaz ki. Gayet hafif bir suç gibi oluyor bu. Bir genç kızın ölümle tehdit edilmesi ölüm gibi bir şey. Facia yani. Ha öldürmüş ha onu yapmış. Öldürmekle tehdit ne demek? An meselesi onu yapması demektir. Bir kere polisin yıldırabilmesi için kanunun ona göre düzenlenmesi gerekiyor, polisin yıldırma hakkı olması lazım. Adamı alır polis götürür karakola nasihat ederler. Bir hafta tutarlar karakolda. “Neden bu çocuğa kafayı taktın?” Mesela “benim de kızım var, sen niye bunu rahatsız ediyorsun, niye ölümle tehdit ettin, silahı nerden bulmayı düşündün bulmadıysan?” Bütün her yere arkadaşlarının evine kadar gidersin. “Nerede bu silah?” dersin. Bunu uzatmanın alemi yok.

(“Sokağa çıkmaya korkuyorum” diye yazmış.)

Ne alaka? Göğsünü gere gere gez. Keşke söyleseydin. Defalarca söylüyorum. Şu güzelliğe bak, maşaAllah. Adam tek konusu hasetlik. Güzelliğine haset ediyor, konu bu. Niye onu kirletemiyor, niye namusunu kirletemiyor, niye onurunu kıramıyor ağırına gidiyor. Namusunu kirletse vazgeçecek. Namusunu kirletememenin sıkıntısı var. Onurunu ezememenin sıkıntısı var. Yanaşamıyor ya, öldürerek bunu elde ediyor bu sefer. Yani ya manen öldürecek, ya maddi olarak öldürecek. Onun için hanım kardeşlerimden ben bir daha rica ediyorum. Mutlaka karakola, savcılığa bildirsinler, başbakanlığa bildirsinler.

2017-10-23 20:44:16

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top