Rus Sınırında NATO Silahları

II. Dünya Savaşı, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biridir. 41 milyonu sivil olmak üzere 70 milyon cana mal olmuştur. Rus halkı 4 yıl içinde 23 milyon kayıp vermiştir. Alman ordusu 4 milyon asker 600.000 motorize araçla Rusya’yı işgal ederken 3500 tank ve 3000 uçağı da yanında getirmiştir. Bu muazzam kuvvet ancak milyonlarca Rus'un hayatı pahasına durdurulabilmiştir.

II. Dünya Savaşı ile ilgili olarak verilen bu bilgiler, şu anki gelişmelerle yakından bağlantılıdır. II. Dünya Savaşı sonrasında, dünyanın yine böylesine korkunç bir manzara ile karşılaşmasını önlemek için kurulmuş olan NATO, şu an çeşitli çekinceler öne sürerek benzer bir hareketlilik içine girmiştir. Bu hareketlilik, Avrupa’nın doğu sınırlarında altı ay önce başlamıştır ve çapı genişleyerek devam etmektedir. Rusya ile sınırı olan ülkelere neredeyse her gün yeni NATO birlikleri konuşlandırılmaktadır. Bu durum, sadece Soğuk Savaş'ın yaralarını yakın zamanda sarabilmiş olan Rusya için değil, bölge ülkeleri, hatta tüm dünya için bir endişe sebebidir.

Bugün, kuzey-güney hattı boyunca Estonya ve Baltık ülkelerinde, Polonya’da, Slovakya’da ve Romanya’da Rusya’yı tedirgin eden üsler kurulmuş durumda. Bu üslerde sadece askeri birlikler değil, kara savaşına yönelik A-10 Thunderbolt gibi tanksavar uçakları dahi konuşlandırıldı. NATO, bu hareketliliğin, Karadeniz'de üstünlüğü ele geçirme stratejisi olduğunu saklama gereğini bile duymuyor. Geçmişte yaşanan ve iki dünya savaşının çıkmasına sebep olan güç mücadelesi, adeta tekrar yaşanıyor.

ABD ve bölgeye asker ve mühimmat gönderen NATO ülkeleri, bu askeri yığınak için, Rusya’nın potansiyel agresif ve saldırgan tutumunu sebep gösteriyorlar. Oysa II. Dünya Savaşı'nda, bugünkü Polonya, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya, Bulgaristan ya da Kafkasya’yı yıkıp yakan Ruslar değildi. Bugün de Rusya'nın genel tutumunun, çatışma yerine diplomasiyi öne çıkarmak olduğu göze çarpıyor. Bu nedenle "Rusya’ya karşı tedbir" bahanesinin ardına sığınarak dünyayı askeri bir tesise dönüştürmek pek çok strateji uzmanı tarafından eleştiriliyor.

Peki birdenbire gelişen bu askeri savunma stratejinin asıl sebebi ne?

Bölgede yaşanan gerilimin temelinde bazı düşünce kuruluşları yatmakta. NATO’nun Rusya'yı askeri olarak kuşatma politikasının fikir babası Atlantic Council. 1961’de kurulan konsey, siyasi analistler tarafından NATO ideolojilerinin belirlendiği bir kurum olarak nitelendiriliyor. Bölge ülkelerinde yaşanan ekonomik krizler sırasında ise sahnede George Soros’un ünlü Hedge fonu Quantum Fund vardı. Yine Soros’un idaresi altındaki açık toplum vakıflarının, çeşitli ülkelerdeki renkli devrimlerden, Arap Baharı'na veya Türkiye’deki Gezi Olayları gibi müstakil hareketlere kadar pek çok olayda provokatif rol aldığı belirtilmekte.

Bu düşünce kuruluşları enternasyonalist ya da globalist olarak adlandırılan ideolojileri temsil etmekteler. Kuruluşlar söz konusu ideolojilerini kimi zaman iyi niyetle ön plana çıkarsalar da, yöntemleri genel olarak çeşitli ülkeler veya toplumlar için tehdit oluşturabiliyor. Öyle ki, söz konusu politikalar, on yıldan daha kısa bir zamanda dünyayı Soğuk Savaş dönemindeki kutuplaşmaya götürmüş durumda. Bu politikalar sonucunda, büyük güçler arasında ne sıcak ne de soğuk savaş yaşanmamasına rağmen, Akdeniz ve Karadeniz savaş gemileri ile doldu. Dünyanın kadim bölgeleri yoğun çatışma ortamları halini aldı. Bugün, III. Dünya Savaşı, hiç olmadığı kadar fazla dillendirilmekte. Elbette söz konusu vakıflar, bu kutuplaşmaların doğrudan sorumlusu değiller. Ama dünya çapında izlenen savaş, finans, doğal kaynaklar ve sömürü politikaları, toplumları çatışmaya sürükleyen nefret tohumları ekiyor. Bunun çıkış noktası ise, büyük ölçüde söz konusu kurumların politikaları.

Kuşkusuz dünyada kutuplaşmayı ve sıcak savaşı destekleyenler var. Milyonlarca insan can verirken, bu kişiler zenginleşiyorlar. Dolayısıyla dünyadaki savaşları veya krizleri incelerken, belli bir kesimi zenginleştirecek çıkar politikalarını da yakından bilmek gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında, Rusya'nın bir tehdit olması, söz konusu çıkar odaklarının daima önemli bir malzemesi olmuştur. Soğuk Savaş'ın sona ermesi planlarına uymamış, süper güçlerin daima silahlanmalarını sağlayacak "sebeplere" ihtiyaçları olmuştur. Küçük bir söylentinin bile ayaklanmalara neden olduğu bugünkü dünyada ise, "Rusya tehdidi" cazip ve taraftar bulabilecek bir konu olarak tercih edilmiştir. Bu kişilere göre böyle bir tehdidin varlığı, daima yeni silahlar, yeni gemiler, yeni cepheler, dolayısıyla yeni pazarlar anlamına gelmektedir.

Şu anda ne ABD, ne Rusya ne de NATO ülkeleri, savaş söylentilerinin peşinden gidecek kadar çılgın bir zihniyette değildir. Keza günümüzde savaş, nükleer başlıkların devreye girmesi ile eş anlamlıdır. Bu kabusu yaşamaya ve yaşatmaya elbette kimse gönüllü olamaz. Şu durumda savaş hazırlıkları söylentileri veya sınır tehditleri, o kadar gerçekçi görünmemektedir. Bunun, bazı kesimleri tehdit altında tutmak, bazı odakları ise zenginleştirmek amacı taşıdığını görmek gerekmektedir.

İhtiyaç olan şey sağduyulu davranmaktır. Dünyanın, tüm ülkelerin ve fikirlerin barış içinde yaşayabileceği bir ortam olduğuna herkesin inanması gerekmektedir. Bir kısım düşünce kuruluşlarının himayesinde gelişen dış politikaların, ülkeleri yanlış mecralara sürüklediği görülebilmektedir. Bu politikalar, ne NATO'nun düsturunu ne de insanlığın temel değerlerini yansıtmamaktadır. Sevgi ve ittifak, tüm sinsi planların üzerinde değerlerdir. Bu değerleri güçlü tutup barışı sağlamak, kimsenin kimse ile savaşmaya mecbur olmadığını göstermek, dünyayı değiştirir. Bu olduğunda dünya, özlenen zenginliğine kavuşacak; para, sadece belli kesimlerin cebine akmayacak, dünyada yoksulluk ve kıtlık kalmayacaktır.

Şu unutulmamalıdır: Savaş stratejiistlerinin yönettiği bir dünya karanlık bir gelecek demektir. Barışın sesini getirecek olan ise dünyadaki iyilerin ittifakıdır.

Adnan Oktar'ın Pravda & Tactical Talk'da yayınlanan makalesi:

http://www.pravdareport.com/world/europe/03-05-2017/137648-nato_weapons-0/

https://tacticaltalk.net/2017/06/11/nato-weapons-on-the-russian-border/

2017-04-14 19:12:00

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top